Aft (Ağız Yarası) Tedavisi

Aft (Ağız yarası) nedir?

Farklı nedenlere bağlı farklı ağız yarası (ülser) türleri vardır. Aftöz ağız ülseri en yaygın görülen ve tekrarlayan türüdür. Her 5 kişiden en az 1'i hayatlarının bir aşamasında aftöz ağız ülseri geliştirebilir. Toplumda genel olarak aft ismiyle veya ağız içi yarası olarak tanımlanırlar. Kadınlar erkeklerden daha sık etkilenir.

3 Türü Vardır

• Küçük aftöz ülserler: En sık görülen (10 vakada 8'dir) tiptir. Küçük, yuvarlak veya ovaldir ve çapraz olarak 10 mm'den küçüktürler. Solgun sarı renkte görünürler ancak çevrelerindeki alan şişik ve kızarık görünebilir. Sadece bir aft da (ülser) gelişebilir ancak beşe kadar aynı anda da ortaya çıkabilir. Her ülser (aft) 7-10 gün sürer ve daha sonra bir yara izi bırakmadan gider. Bu tür aftlar genellikle çok acı verici değildirler.

• Major aftöz ülserler 10 vakanın 1'inde görülür. Toplamda 10 mm veya daha büyük olma eğilimindedirler. Her seferinde genellikle bir veya iki tane görünür. Her ülser iki haftadan birkaç aya kadar sürer ancak bir yara izi bırakmadan iyileşir. Çok acı verici olabilirler ve yemek yeme zorlaşabilir.

• Herpetiform ülserler yaklaşık 10 hastanın 1'inde görülür. Bunlar toplu iğne başı gibi küçük ülserlerdir, yaklaşık 1-2 mm çapındadırlar. Aynı anda birden fazla ülsere rastlanır. Bazıları birleşebilir ve düzensiz şekiller oluşturabilir. Her ülser bir haftadan iki aya kadar sürer. Adlarına rağmen, o herpes veya herpes virüsü ile ilgileri yoktur.

Aftöz ülserler ilk olarak 10 ile 40 yaş arasında ortaya çıkar. Sonra zaman içinde tekrarlarlar, ancak her ülser dönemi arasında günler, haftalar, aylar veya bazen yıllar olabilir. Yaşlandıkça aftların nüksetme sıklığı azalır. Çoğu zaman, sonunda tekrarlamayı bırakırlar. Bazı insanlar, bir ülser görmeden önce bir gün veya daha uzun bir sure kadar ağızda kısmen yanma hissederler.

 

Aft (Ağız yarası) Oluşma Nedeni

Aftların belirgin bir nedeni yoktur. Bulaşıcı değildirler . Çoğu durumda, ülserler (aftlar), sağlıklı insanlarda belirgin bir neden olmadan gelişebilirler.

Genelde ülserler dış faktörler veya hastalıklarla ilgilidir. Bunlar arasında şunlar bulunur:

Tahriş- Ağız uyumu iyi olmayan takma protezler, sert diş fırçasıyla oluşan travma gibi etkenler ağız yarası ve aft oluşmasını tetiklerler
Hormon seviyelerindeki değişiklikler. Bazı kadınlar, ağız ülserlerinin adet dönemlerinden hemen önce olduğunu söylerler.
Bazı kadınlarda, menopozdan sonra ülserlerin (aftların) geliştiği rapor edilmiştir
Sigarayı bırakmak - bazı insanlar da sigarayı bıraktıktan sonra ülser geliştiğini rapor etmişlerdir.

Demir eksikliği veya bazı vitaminlerin eksikliği (B12 vitamini ve folik asit gibi) bazı durumlarda bir faktör olabilir.

Gıda alerjisi de nadiren neden olabilir.

Bazı ailelerde ağız ülseri sık görülmektedir. Bazı durumlarda genetik bir faktör de rol oynayabilir.
Stres ya da kaygı durumlarının bazı insanlarda aft (ağız ülseri) oluşumunu tetiklediği de söylenir.

Bazı ilaçlar (aftlara) ağız ülserlerine neden olabilir. İlaçlar, çeşitli şekillerde ağız ülserlerine neden olabilir ve mutlaka aft tipi ülsere neden olmayabilir. Ağız ülserlerine neden olabilecek ilaç örnekleri şunlardır:

• Nicorandil.
• Anti-inflamatuar ilaçlar (örneğin, ibuprofen).
• Oral nikotin replasman tedavisi.
• Bir bütün halinde yutulması gerektiği halde ağızda çözülmeye bırakılan bazı tabletler. Örneğin, dişetinde çözülmeye devam edildiği takdirde, aspirin bunu yapabilir.
• Kemiklerin "incelmesini" (osteoporoz) tedavi etmek için alınan Alendronate, talimatlara göre alınmazsa ağız ülserlerine neden olabilir.
• Kokain gibi bazı sokak uyuşturucuları.

Aftlar, Crohn hastalığı, çölyak hastalığı, HIV enfeksiyonu ve Behçet hastalığı gibi belirli koşullarda daha sık görülür. Bununla birlikte, bu ülserler aft tipi değildir.

Ağız ülserlerine ek olarak başka belirtileriniz varsa doktorunuza kesinlikle bilgi vermelisiniz. Diğer önemli semptomlar, cilt ya da genital ülserler, eklem ağrıları ve iltihabi durumları içermektedir. Bazen ağız ülserleri dışında başka faktörlerden şüphelenildiğinde bir kan testi veya diğer araştırmalar önerilir.

 

Aft (Ağız Yarası )Tedavisi Ağız Probiyotiği Kullanımı

Özellikle ortak "minör" aftöz ülser tipinde ağrı çoğunlukla hafiftir. Tekrarlama sıklığı ve ağız içinde ki yaygınlığı çok fazla değilse, tedaviye ihtiyaç duyulmayabilir
Sonuçta her bir ülser tedavisiz geçecektir. Tedavi genellikle ülserler ortaya çıktığında ağrıyı hafifletmeyi ve mümkün olduğunca çabuk iyileşmelerine yardımcı olmayı amaçlar. Bu zamana kadar aftların (aftöz ağız ülserlerinin) tekrarlamasını engelleyen bilinen hiçbir tedavi yoktu, ancak son zamanlarda yapılan uygulamalarda ağız probiyotiği kullanmanın aft oluşma sıklığını oldukça azalttığı ve oluşan aftların iyileşmesini hızlandırdığı görülmüştür.

Alınabilecek genel önlemleri sıralayacak olursak;

• Acılı gıdalar, asitli meyve içecekleri ve ağrıyı ve batmayı daha da kötüleştirebilecek çok tuzlu gıdalardan (cips gibi) kaçınmak.
• İçtiğiniz sıvıların ağızdaki ülsere dokunmasını önlemek için pipet kullanarak içmek, (Not: Boğazınızı yakabileceğiniz için pipet ile sıcak içecekler içilmemelidir.)
• Çok yumuşak bir diş fırçası kullanın. Diş protezleriniz kötü ise diş hekimini görün.
• Bir ilacın ülserlere neden olduğundan şüphelenirseniz, değişiklik yapılabilir. Örneğin, oral nikotin replasman tedavisi (nikotin zamkı veya pastiller) kullanıyorsanız, yamalar veya burun spreyi gibi farklı bir türün kullanmasına yardımcı olabilir.
• Tuzlu ağız gargaraları. Yarım çay kaşığı tuzu bir bardak ılık suda eritin, ağzınızın etrafında çalkalayın ve tükürün. Bu uygulama gereken sıklıkta yapıldığında yatıştırıcı olabilir. Tuzlu su gargarası yaparken gargaranın yutulmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir

Ağız probiyotiği ve bazı ilaçlar ağız ülserlerinin semptomlarını hafifletebilir

Ağız Probiyotiği kullanımı aftların hızla iyileşmesinde etkili olduğu gibi, düzenli kullanılması halinde, ağzın bağışıklık sistemini ve savunma mekanizmasını belirgin şekilde arttıracağı için aftların (ülserlerin) tekrar oluşma sıklığını da oldukça azaltacaktır. Düzenli ağız probiyotiği kullanmak antibakteriyel bazı gargaların aksine ağzın bakteriyel florasının olumlu yönde değişmesini sağlayacaktır. Oysa antibakteriyel gargaralar veya antibiyotik kullanımı, ağzımız içerisinde yer alan zararlı bakterilerle birlikte faydalı bakterilerinde yokedilmesine neden olacağı için ağzın savunma direncini ve bağışıklığını da çökertecektir.
Klorheksidin ağız gargaraları (Corsodyl® veya Chlorohex®) ağrıyı azaltabilir. Ülserlerin daha çabuk iyileşmesine yardımcı olabilir. Ülserlerin enfekte olmasını önlemeye yardımcı olur. Maalesef, yeni ülserler oluşması sıklığını ve sayısını azaltmaz. Klorheksidinli gargara genellikle günde iki defa kullanılır. Düzenli olarak kullanıldığında dişler kahverengi olabilir. Bununla birlikte, leke genellikle kalıcı değildir ve tanen içeren içeceklerden (çay, kahve veya kırmızı şarap gibi) kaçınarak ve kullanımdan önce dişler fırçalanarak leke oluşumu azaltılabilir. Dişlerinizi fırçaladıktan sonra ağzı iyice yıkamak gereklidir, çünkü diş macunu içerisindeki bazı maddeler klorheksidini etkisiz hale getirebilir.


Steroid pastil (Corlan® peletler) de ağrıyı azaltabilir ve ülserlerin daha çabuk iyileşmesine yardımcı olabilir. Dilinizi kullanarak, pastil eriyene kadar bir pastilin bir ülserle temas etmesini sağlayabilirsiniz. Bir steroid pastil, bir ülser (aft)çıkmaya başlar başlamaz iyi çalışır. Erken kullanılırsa, 'tomurcuğun içine sıkıştırabilir' ve ülseri tamamen çıkmadan baskılayabilir. Normal doz, günde dört kez ülser gidene kadar 1 pastil kullanmaktır. Arka arkaya beş günden fazla kullanılmaz.
Yatıştırıcı koruyucu pastalar. Orabase® gibi bu ürünler, ülserin geçici olarak korunması için örtülmesine yardımcı olur.
Ağrı kesici ağız gargaraları, jel veya ağız spreyi ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Bu ağrı kesici ilaçların etkisi maalesef kısa ömürlüdür. Bunlar eczanelerde satın alınabilir. Tüm bu ürünler için, paketteki talimatları çok dikkatli takip etmek önemlidir. Örnekler şunlardır:
Benzydamin spreyi veya ağız gargarası (Difflam®)
Lidokain olarak adlandırılan geçici uyuşturucu etkiye sahip madde (lokal anestetik) içeren ürünler
Kololin salisilat jel (Bonjela®). Bonjela®'nın yetişkin formu 16 yaşın altındaki çocuklarda, Reye sendromu oluşmasının potansiyel bir riski nedeniyle aşırı kullanılmamalıdır. Aspirin'in çocuklarda da kullanılmamasının nedeni budur. Çocuklar için Bonjela® ürünleri artık kolin salisilat içermez ve lidokain ile formüle edilmiştir.

Leave your comments

Comments

  • No comments found